savasaysegul8@gmail.com

Çiçeğin Ruhu
Buradasınız: Anasayfa / Çiçeğin Ruhu
Çiçeğin Ruhu

                                             

                                                                                 

İnsanoğlu asırlar boyunca, deneme tecrübesiyle bitkilerin faydalı ve zararlı türlerini tanıyarak, onları farkındalıklı bir şekilde,özellikle zehirli olanlarından uzak durmayı öğrenerek öğrenmiştir. Öyle ki, yapılan araştırmalar esnasında bitkilerin şifa elde etmek gayesi ile kullanıldığına dair bilgi veren pek çok tarihi bulguya rastlanmıştır. Bunların en eskisi bir Neanderthal’e ait olduğu düşünülen sekiz farklı çiçeğin polen izi tespit edilen Irak’taki Şanidar Mağarası’nda bulunan mezardır.Bitkilerin büyü-şifa amaçlı kullanıldığına dair ilk yazılı bilgiler ise Sümerli Ur Hanedanlığı zamanına tarihlenmektedir. Antik Mısır Uygarlığına ait Ebers Papürüsü’ndeki 811 tane reçetede de çeşitli dozlarda uygulanan ilaçlarda 124 farklı bitkinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Yine Roma İmparatoru Caligula,Cladius ve Neron zamanında ordu hekimi olarak çalışan Adanalı ünlü eczacı Dioscorides “DeMateria Medica” isimli farmasötik/botanik içerikli kitabında 600 den fazla bitkisel ilaç tarifine yer vermiş ve bu eser yaklaşık 1500 yıl boyunca Süryanice, Arapça ve Latinceye çevrilerek kullanılmaya devam etmiştir.Bununla beraber Anadolu topraklarında ortalama 12 bin türe yakın bitki ve çiçek florası bulunmaktadır. Bitkilerin üçte birini endemik olarak adlandırılan bir tür kapsamaktadır. 500 kadarının şifa amaçlı kullanıldığını tespit ediyoruz,bir çoğu kocakarı ilaçları olarak tanınan ve kullanılan beş yüz tür farklı bitki ve çiçek özütlerinden.Alıntılarda, Meyve,yaprak,kök ve kabularla çalışan Anadolu Şamanları; Çam,Meşe,Söğüt,Ceviz,Hurma,Sedir,Kestane,Kavak,Kayın gibi ağaçlarla çalışmışlar şifa amaçlı kullanmışlardır. Otsu Bitkiler adını verdiğimiz sınıfta ise; otlar, kökler, tohumlar, çiçekler, yosunlar ve baharatlar olarak tasnif edilmiştir. Ünlü Anadolu Hekimi Dioscorides, adamotu kök kabuğundan hazırlanan şarabın anestezik olarak, ameliyat olacak ve dağlanacak hastalara verildiğini 1. yüzyılda bildirmişti.

İnsanlığın ilk dönemlerinde öncü iyileştiricilerin “Şifacılar” olduğu düşünülmektedir. Ayrıca Magi'ler, farmakolojik çalışmalar yaparak şifa veren ve zehirleyici etkisi bulunan bitkileri tespit etmişlerdir. İlk ilaçlar da şüphesiz bunlar tarafından bitkiler veya bitkisel kökenli maddelerden (Çam sakızı, Kitre, Kudret helvası vb. gibi) yapılmıştır.Böylece bitkisel drogların kullanılışı da başlangıçta daima “şifa”ve "ritüel" ile beraber olmuştur. İlk insanlar hastalığın sebebini fena ruhlara, tabiat olaylarına ve tanrıların insanları cezalandırma isteği gibi insanüstü kuvvetlere bağladıkları için şifa ile büyü de iç içe girmiştir.Nitekim Mezopotamya uygarlığına ait Ninova tabletleri okunduğunda tedavinin rahip hekimler tarafından büyü ve önemli bir kısmını bitkisel droglardan oluşan ilaç yardımıyla yapıldığı görülmektedir. Öyle ki, reçete muhtevalı kil tabletlerde Adamotu, Banotu,Çöpleme, Eğir kökü, Haşhaş, , Kekik, Kitre, Meşe Mazısı, Şeytantersi, Mersin Ağacı,Hardal, Çin Tarçını, Nane, Nar Kabuğu, Rezene, Safran, Terementi, Köknar Armut, İncir, Hurma,Söğüt başta olmak üzere 250 civarında bitkisel drog varlığı tespit edilmiştir. Bu ağaçların kabukları,kök ve yaprakları kullanılırken,Çiçekleri bitkinin en yüksek tezahürü olan ÇİÇEK ile törenselleşir. Tüm ritüellerde Çiçek adak,inanç,Tanrıça ya da Tanrı gibi arketip sembollerle yüklenirdi. Çiçeklerin sunak taşlarında,Mısır güneş banyolarında kullanıldığını biliyoruz. Örneğin her medeniyete şifa olmuş Adamotu adı ile bilinen bitkinin mor-mavi çiçekleri yüksek titreşimleri ile özenle kullanımı isteyen bir bitki çiçeğidir. Kökleri insan bedenine benzeyen ve inanışta köklerinden sökülmek istediğinde onu koparana evrensel bir ceza verilirmiş. Hatta Ortaçağ da bir çok şifacının iyileştirme gücünden faydalalndığı bu bitki bir dönem yasaklanmış. Roma komutanı Caligula,düşmanını yenmeden önce şaraba yatırdığı bu otun yüksek sarhoşluğunu onlara armağan eder sonra da düşmanını avlarmış. Elbette ki Paracelsus'un dediği gibi "EVRENDE Kİ HERŞEY ZEHİRDİR,MÜHİM OLAN İSE DOZ'DUR..." Her bitki her Çiçeği ile yüksek dozda zehir ihtiva edebilir bu oran ölüme kadar götüren nihai sürece yaklaştırır." Bitkiyi ve Çiçeğini bilerek,ilimle kullanmak gerekir." (İbni Sina alıntı.)

Her Çiçeğin bir ruhunun olması,ona ilgi gösterlimesi,enerjisi ile alakadar olunması gerekir. Çiçeklenmeden önce Bitki sizi yönlendirir,onun sesine kulak verirseniz size anlatır. Onu ne amaçlı kullanmak istediğinizi ve bunu kendinize sağladığı için bitkiye teşekkür etmek onu sevmek gerekir. İşte burada maneviyat ve ezoterik olan devreye girer. Çiçekle aranızda oluşturacağınız bağın başlaması için sık sık meditatif bir durumda çiçeğin ya da bitkinin yanında olmanız gerekir. Onu kendi sesinizin sevgi dolu frekansına şahit etmeyi başarırsanız bitkiniz sizinle temasa geçmeye başlar. Bu ilk uyanış gibidir,sevgi titreşimleri ile evrenin en yüksek tezahürünü bir ödül olarak alırsınız ; Çiçeği...

Çiçek Terapisinin babası olarak bilinen Edward Bach 38 temel Çiçeği sistematik bir şekilde kazandıran bir bakteriyologdu. Homeopati hastahanesinde hekimlik yaparken onu Galler'e götüren Bitki ruhları,bu destekleyici tedavinin, bu gün bir çok ruhu hastalanmış insanın iyileşmesine olanak sağladığı bir sistem olmasını doğrular. Alaska Çiçek Terapisinden,FES Çiçek esanslarına kadar büyük bir flora ve skala içinde çalışan tüm terapistler,Toprak Anneden şifalanma yöntemlerine odaklanarak ruhların iyileştirilmesini amaç edinmişlerdir. Bu misyon altında toplanan bir çok Çiçek Terapisti,Çiçek severler,onların saf,tamamen organik enerjitikleri ile çalışmayı tercih etmişlerdir. Tıpkı geçmişimizde çocukken içirilen bitki çayları,acı tatlı şuruplar,yakarcasına derinizi emen güçlü merhemler ve buğularla büyüdüğümüz gibi. Kocakarı ilacı adı ile toplum arasında bilinen kullanım şekilleri konusunda ise oldukça özenli ve bilgili olmayı gerektirir. Bitki kendisi ile dürüst kontak kurmayı başaramayan her kişiyi, ruhunun şiddeti ile cezalandırır. Evinizde susuz,kuru bıraktığınız her bitki bir felaket tellalı olarak karşınıza çıkıp sizi enerjitiği ile uyarabilir. (Adamotu efsanesi alıntı)

Bugünün Ezoterik Çiçek Sisteminde ise Agrımony gibi manyetik alanı güçlü çiçeklerin eril enerjiyi arttırdığı,güçlü bir enerji koruyucu olduğu doğrudur. Jüpiter gezegeni ve Hava elementi ile doğrudan ilişkilidir. Bu ilişki Meta-fLORA çiçek sistemi için oldukça önemli arketiplerdi. Bugün kaynatma,demleme,ekstresini elde etme,solarizasyon gibi yöntemler kullanılarak çiçeğin moleküler yapısını kullanmaktayız yani ruhunu değil. Aydan aya içtiğimiz bir bardak Ihlamur ya da adaçayı ise şifa değil keyifli bir içecek olur. Şifa olması için düzenli bir kullanımı gerektirir ki biz buna KÜR adını veriyoruz. Ay Takvimine göre çalışırken elementlerin frekansları üzerinde donanımlı olmak ve Çakra anatomisini,psikolojisini iyi bilmek gerekir. Bağlı bulunan Çakra alanının ilgili organları anatomik bilgi ile önem kazanır. Terapistinizin sizin üzerinizde çıkaracağı ruhsal harita,size uygunluk gösteren frekasta ki Arketipler ile donatılmış olmalıdır. Çiçekler Ay zamanı ve Yeni Ay döngüleri ile güçlü frekanslar yayarlar. İlkbahar ve Sonbahar çiçeklenmenin en güzel mevsimsel döngüsünü takip eder. Bu sene bahar boyunca Papatya çiçekleri ve Badem Çiçekleri üzerine çalışma ve uygulama fırsatım oldu. Yaşadığım deneyim,Dolunay buluşmalarımız,meditasyon zamanlarında kılavuz,izafi yaşamın içinde ise sizi dirayetli,yüksek algı ve iradeli kılma özelliğine sahip. Elbette ki Çiçeğin özütü ile çalışırken,doz ve süre oldukça önemli,kendi üzerimde bu yüzden çalışmayı öncelik görüyorum. Gerçekten de zor geçişlerimin esnekleştiğini,kontrol etme arzusunun yerinin teslimiyet ve güçlü bir irade olduğunu bana sık sık yaşattı. Sizinle çiçeğin kurduğu diyalog sizin tahmin ettiğiniz frekanstan daha yüksektir,zihnin bu kavraması zaman alır. Çiçekle çalışırken acelecilik ve telaş kaldırmaz,titiz bir incelik ve nezaket ister buluşma. Bugüne kadar yaptığım her Çiçek kombinasyonu içinde ortak sorunları olan,aynı kombinasyonu tekrar tekrar hazırladığım bir çok kadın danışanım oldu. Adını bile hiç bilmedikleri bu destekleyici tedavi biçiminin tıpkı sihirli bir değnek gibi bir kaç gün içerisinde yaşamlarında oluşabilecek mucizelere,kronik ruhlarını sığdırmaları elbette ki farkındalıksız bir zihnin yansımasıdır. Çiçeğin sizinle temasa geçmesi sizin direncinize,teslimiyetçi oluşunuzun saflığına bağlıdır. Kimilerinde 2 haftada çalışırken kimileri için bu süre bir kaç ayı alabiliyor. Çiçek enerjitiği kullanımına başlanılan ilk bir hafta boyunca sizin ruhunuzla değil,bedeninizde ki toksinler ve sorunlarla çalışır. Bu yüzden ilk haftalarda Çiçekle iletişim biraz zordur. Genellikle 2.kür aşamasına gelindiğinde zihinsel çalışma alanına girer çiçekler.Rüyalar,iç sorgulama,sık sık düşünme ama depresif değil tam tersi oldukça pozitif ve inançla yol alırsınız. Çiçek kürleri enerjitiği sizinle temasa geçtikten sonra olanlara inanamaz,sevinçle terapistinize koşarsınız. Hamdolsun bende böyle çalışıyor. Ağır depresif vakalar,kronik ruhsal problemler,korku,endişe,ankisiyete,fibromyalji,migren,öz güven eksikliği,sevgisizlik,acı çekme (kurban rolü) düzenli kullanımlarda son buluyor. Yola devam etmek,kararlı ve inançlı olmak ise Çiçekle daha buluşmadan başlayan iletişiminizdir. Gelişmelerini çevreleri,yakın dostları ve arkadaşları ile takip edilen danışanlarım,kür zamanlarını daha bitmeden bana hatırlatır bile oldular Hamdolsun.

Çiçeğin ruhunuzda açması dileğimle...

Detaylı Bilgi İçin Bizi Arayın